Ayb-ı zati kavramı, nakliye ve sorumluluk sigortalarında sıklıkla görülen kavramlar arasında yer alır. Arapça kökenli olan bu kavram, kusurun malın kendinden kaynaklanmasını ifade eder. Yani nakliyesi yapılan ürünlerin, nakliye şirketinin hiçbir sorumluluğu olmadan kusurlu olması anlamına gelir.
Nakliye ve sorumluluk sigortası yaptıracak bireylerin, ayb-ı zati nedir sorusunun yanıtını bilmeleri önem arz eder. Zira bu kavram, sigorta poliçelerinin kapsamı ve geçerliliği üzerinde belirleyici bir rol oynar. Ayb kelimesi, Arapçada “kusur, eksiklik” anlamlarını taşır. Zati kelimesi ise “kendiliğinden, kendinden” anlamlarıyla çevrilir. Ayb-ı zati, kusurun ürünün kendinden kaynaklanmasını belirtir. Bir ürün nakliye şirketi aracılığıyla yola çıkmadan önce kırık, bozuk ya da daha farklı kusurlar taşıyorsa ve bu kusurların oluşumunda nakliye şirketinin ya da herhangi bir tarafın sorumluluğu yoksa, ayb-i zati olur.
Aşağıdaki örnekler, ayb-ı zati kapsamında değerlendirilir:
Sigorta şirketlerinin, taahhüt edilen teminatı ödemeleri için, nakliye şirketinin kusurunun tespit edilmesi gerekir. Aksi halde teminat ödemesi yapılmaz. Bir zarar ya da hasar durumunda sigorta şirketi tarafından görevlendirilen eksperler inceleme yaparlar. İncelemede ayb-ı zati bulunması halinde, meydana gelen zarar ve hasarlar sigorta kapsamı dışında değerlendirilir.
Nakliye şirketleri, taşıyacakları ürünlerin zarar görmesine karşın yüklerini sigortalar. Bu sigortalama işlemi, şirket kaynaklı bir kusur oluşması ya da kaza yaşanması halinde, taşınan yük bedelinin sigorta tarafından ödenmesini sağlar. Bu durum, nakliye şirketlerinin operasyon risklerini minimize eder. Ancak bazı durumlar, yapılan sigortanın kapsamı dışında kalır. Ayb-ı zati de sigorta poliçelerinin kapsamına alınmayan durumlar arasında yer alır. Taşınacak yüklerin, taşıma başlamadan önce kusurlu olması ve bu kusurda nakliye şirketinin herhangi bir payının olmaması durumunda, sigorta şirketi ödeme yapmaz. Nakliye şirketi de bu durumda sorumluluk almayacağı için, tüm masraf ve sorumluluklar yük taşıtan tarafa ait olur.
Bazı durumlarda hem taşınacak mal kusurlu olabilir hem de taşıma esnasında yapılan hatalar nedeniyle farklı zararlar doğabilir. Her iki tarafın da kusurlu olduğu bu gibi durumlarda, genellikle ihtilaf yaşanır. Bu ihtilafın çözümü için de eksperler devreye girer. Hem sigorta şirketinin hem de yükü taşıtan tarafın sigorta şirketleri birer eksper görevlendirir. Yetkilendirilen bu eksperler, ürünleri ve yaşanan vakaları analiz ederler. Analiz sonucunda uzlaşı ile kusurun hangi tarafta olduğu belirlenebilirse, ona göre aksiyon alınır. Nakliye şirketinin kusurlu olması halinde, yükün zararı tanzim edilir. Aksi durumun ispatında ise sorumluluk nakliye ettirene kalır.
Zaman zaman da eksperler uzlaşıya varamayabilir. Bu durumda da yargı yoluna gidilir. Yetkili mahkemeler tarafından atanan bilirkişiler gerekli incelemeleri yapar ve mahkeme duruma dair bir hükme varır. Mahkeme tarafından verilen karar hem iki taraf için hem de iki tarafın sigorta şirketleri için bağlayıcıdır.